Ana içeriğe atla

Temmuz Ayında Okuduklarım

Temmuz, hayatım boyunca geçirdiğim en zor aylardan  biriydi ama bu da gelir bu da geçer diyip her zorlukla beraber bir kolaylık olduğuna tutunmaya çalıştım. (Ne kadar tutunduğum tartışılır)  Böyle zor zamanlarda kitap bile okuyası gelmiyor insanın, ben kendimi biraz zorlayıp en azından uzun yollarımda bir pdf kitap bitirmeyi başardım. 


Pdf kitap okumayı pek sevmezdim ama bu kitapla biraz daha ısındım. Yine de kendi kütüphanemi oluşturmayı, kitapların altını çizmeyi ve notlar almayı daha çok seviyorum. 




Waldo Sen Neden Burada Değilsin?, İsmet Özel

İsmet Özel'den okuduğum ilk kitap. İçeriği ve üslubu muhteşemdi, nasıl bittiğini anlamadım. VE İsmet Özel okumaya başlamak için doğru bir seçim olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta İsmet Özel, düşünce dünyasını ve otobiyografisini yazıya dökmüş. Ayrıntılı bir otobiyografi olmamakla beraber yaşamındaki dönüm noktalarından bahsetmiş. Kitabı severek bitirdim, bir dava üzerine yaşayan insanları okumaya da dinlemeye de bayılıyorum. 


Kitaptan Alıntılar:

‘Dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramaktır. Do­ğan bebek, havanın ciğerlerine olan saldırısının ver­diği acıyla haykırır. Soğuk saldırır bize, sıcak saldı­rır. Açlığın, hastalığın, korkunun saldırılarını savuş­turma yoluyla yaşarız, hayatta kalırız. Yaşıyor ol­mak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir. Birgün son nefesimizi verdiğimizde bize yapılan ilk sal­dırıyı tamamen püskürtmüş oluruz. Savaş bitmiştir.’

(syf,9) ''Bu giriş beni bitirdi.''


''Hiç bir insan bir diğerini eli, ayağı, beyni vardır diye «var» kabul etmez. Bir insanı diğeri için var kılan, karşısındakinin kendisiyle kurduğu anlam bağıdır.'' (syf, 10)


«Keşke» diye yazmıştım arkadaşlarımdan birine, «aramızdaki mesafe sadece kilometrelerle ölçülebilen cinsten ibaret olsaydı». (syf, 35)


“Her şeyi gören, bilen kendimizi kandırsak bile O’nu kandıramayacağımızı kavradığımız Allah önünde işlerimizi gördüğümüzü hesaba katmaktan daha sağlam bir yol tutamazdık.” (syf, 71)

Aşkın Metafiziği, Arthur Schopenhauer

Öncelikle bu kitabı neden aldığımdan bahsetmek istiyorum, İstanbul'dan İzmir'e taşınmadan önce son kez İstiklal'i gezmek için çıkmıştım. Tabii ki YKY'na da uğradım. Buradan hatıra kalması için bir kitap seçecektim ki çat bu kitap elime düştü. Serdar Kuzuloğlu da podcastlerinde Schopenhuer'dan çok fazla alıntı yaptığı için yazarın bir kitabını okumak istiyordum. Ve işte bu kitap o kitap diyerek kitabı almış bulundum. Ama bana çok şey kattı mı tartışılır.

Arthur Schopenhauer (1788–1860), Alman filozof ve felsefede karamsar yaklaşımın önde gelen temsilcilerinden. Filozofları okumaktan pek hoşlanmıyorum sanırım. Kitapta isminden de anlayacağını gibi Aşkın temelinde ne olduğundan bahsediyor. Yani insanlığın devamlılığı için var olan bir duygu. Ve biraz da aşkın zararlarından.

Kitaptan Alıntılar:


“Kaba, kuvvetli ve budala erkeklerle; yumuşak, duygulu ince düşünceli ve kültürlü kadınlarların evlendiklerini ya da kocanın bir dâhi olduğu halde, kadının bir kuş beyinli olduğunu sık sık görürüz.” (syf, 45)


“Aşk yüzünden evlenen, mutsuz bir hayat sürmek zorundadır.” (syf,61)



“Âşık, sevgilisi uğruna her fedakarlığı yapmaya hazırdır!” (syf, 63)



“Can sıkıntısı, önemsenmeyecek bir bela değildir.” (syf, 69)


“Geçici hoşlanmalardan en ciddi tutkulara kadar her çeşit aşkın kökü olan ilgi, yani türün özel özü için duyulan ilgi, herkes için gerçekten en önemli şeydir.” (syf, 63)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSTANBUL'UN YEDİ TEPESİ

   İstanbul'u çok sevdiğim aşikar. Bu kadar sevdiğim bir şehri daha iyi tanımak için bir yola koyuldum. Ve bu işe sürekli duyduğum İstanbul'un 7 tepesinden başladım.  Eski İstanbul, Pagan Dönemi, Roma ve Osmanlı'dan bu yana yedi tepeli şehir olarak bilinir. Doğu Roma öncesi her tepede bir Pagan tapınağı varken Roma döneminde bu tapınakların olduğu yerlerde  kiliseleri görmekteyiz. 1453'te İstanbul'un fethiyle şehir yeni bir çehreye bürünür. Yine aynı yedi tepe üzerindeki kilise kalıntılarının üzerinde mücevher gibi yedi büyük cami yapılır. Neresidir bu İstanbul'un 7 tepesi? İstanbul' un 7 tepesi denilince Çamlıca Tepesinden saymaya başlanıyor. Çoğu insanın tam olarak bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını fark ettim (benim gibi). Aslında elli yıl öncesine kadar, İstanbul denilince günümüz Fatih ilçesi, yani surlarla çevrili alan akla gelirmiş. Bu yedi tepenin hepsi de Suriçi'nde bulunuyor. Napolyon'un ''Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti...

Ben Kimim?

      Merhaba! Ben Elif. İzmir'de Anestezi Teknikeriyim, aynı zamanda Halk Sağlığı Hemşireliği alanında yüksek lisans yapıyorum. İlgi duyduğum alanlarda kendimi geliştirmeyi ve bu yönde insanlarla iletişim halinde olmayı seviyorum. Sürekli aklının içinde bir planla yaşayan kendi halinde biriyim. Resim yapmak ve yan flüt üflemek bana iyi gelen hobilerim arasında. Küçük detaylara ve yaşanmışlıklara bayılıyorum. Örneğin, gittiğim ülkelerden topladığım kartpostallar masa başımda duruyor ve her masaya oturduğumda beni mutlu ediyor. Neden Blog Hesabı Açtım? Yeni deneyimlerimi yazıya dökerek çevremdeki insanlarla faydalı bilgiler paylaşmayı ve çektiğim fotoğraflar ile bilgilerimin düzenli bir şekilde arşivleşmesini seviyorum. Instagram’ın tüketim odaklı bir mecra olduğunu fark ettim ve daha kişisel, derinlemesine içerikler üretebileceğim bir platform oluşturma ihtiyacı duydum. Bu nedenle 2017’de açtığım blog hesabını aktif kullanmaya karar verdim. Blog Hesabımda Neler Paylaşacağ...

Bosna Hersek Gezi Rehberi

Vizesiz gidilebilecek en güzel ülkelerden biri... Soykırımın unutulmaması adına, restore edilmemiş üzerinde mermi izleri bulunan binalar, mezarlıklar, doğal, mimari güzellikleri, yemekleri ve farklı kültürüyle görmeye değer bir ülke. İlk yurtdışı seyahatiniz olacaksa güzel bir destinasyon.  Bosna Hersek Hakkında Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ ile komşu bir Balkan ülkesi. Başkenti Saraybosna. 19. yy sonlarına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmış. Gezi boyunca da Osmanlı'dan yapılarıyla bol bol karşılaşacaksınız (Özellikle Başçarşı'da).  1878'de Bosna fiilen A vusturya- Macaristan hakimiyetine  girdi. Bu farkı da Başçarşı'dan Ferhadiye Caddesine geçerken çok net göreceksiniz. Bu iki cadde tek bir çizgiyle ayrılıyor ve bir tarafta Osmanlı ruhuna hakimken diğer taraf tamamen Avusturya Macaristan izleri taşıyor. 1992'de bağımsızlık ilan eden Bosna-Hersek, yeni kurulan devleti kabul etmeyen Sırp toplumu nedeniyle üç yıl sürecek Bosna Savaşı'na sürüklendi. Savaş 1995...