Ana içeriğe atla

Mayıs Ayında Ne Okudum?





Yeni bir şehre taşınmak, yeni iş yeri, yeni ortamlar...  Zor bir süreç, rutinlere dönüş uzun zaman alıyor. Bu nedenle okumalarımı ve izlemelerimi aksatmış oldum. Bu ay bir kitap bitirip, yazmaya değmeyecek şeyler izledim.

Devlet mayıs ayında yazmaya değer tek kitap oldu.   

DEVLET, PLATON

Tek bir kitap ama oldukça etkileyici. İş Bankası Klasiklerini okumayı seviyorum. 

Devlet, Platon'un (MÖ 427- 347) kaleme aldığı, diyalog türünde bir eser. Sokrates'in öğrencisi, Aristoteles'in hocası olan Platon, Antik Yunan filozofudur. Kitapta ana karakter olarak Sokrates karşımıza çıkar ve etrafındaki kişilerle yaptığı felsefi tartışmalar aracılığıyla fikirler aktarılır.

Kitap toplam on bölüm halinde düzenlenmiş. Okurken her düşüncenin üzerinde durmak, altını çizmek, çeşitli notlar almak isteyebilirsiniz. Benim okurken bolca kalem kullandığım bir kitap oldu.

İlk ütopya örneklerinden biri olarak kabul edilir. Devlet, birey ve adalet kavramlarını ele alıyor. 

Kitaptaki ana soru ''Adalet nedir?''




KİTAPTAN ALINTILAR

“…kanunların ve toplumun koruyucusu olanlar, koruyucu olmadan koruyucu geçinirlerse, devlet çöktü demektir. Bütün toplumun kaderi onların keyfine kalır. Biz, toplum için gerçek koruyucular, ona hiçbir kötülük etmeyecek koruyucular istiyoruz.” (Syf, 116)


“İçinde olgunluk ve incelik olmayan, kendiliğinden ölçüsüzlüğe düşer diyebilir miyiz?” (Syf, 196)
“Çünkü, bütün büyük işlerde tehlike vardır, derler ya, doğrudur; güzelin yolu çetindir!” (Syf, 210)
“…varlığın seyrine dalmış olan bir insan, gözlerini şunun bunun davranışına çevirmeye, onlarla dalaşmaya, onlara hınç duymaya, acı sözler etmeye vakit bulamaz.” (Syf, 213)
“Kendi yararlarına düşkün, açgözlü kimseler başa geçer ve başta olmayı keselerini doldurmak için bir yol sayarlarsa, orada artık iyi bir düzen arama. Cünkü herkes başa gecmek için birbirini ezecek ve bu iş kavgada hem kendilerinin hem de devletin basini yiyeceklerdir.” (Syf, 239)
“… insan şeref neredeyse oraya koşar, şeref kazandırmayan şeyi bırakır.” (Syf, 276)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSTANBUL'UN YEDİ TEPESİ

   İstanbul'u çok sevdiğim aşikar. Bu kadar sevdiğim bir şehri daha iyi tanımak için bir yola koyuldum. Ve bu işe sürekli duyduğum İstanbul'un 7 tepesinden başladım.  Eski İstanbul, Pagan Dönemi, Roma ve Osmanlı'dan bu yana yedi tepeli şehir olarak bilinir. Doğu Roma öncesi her tepede bir Pagan tapınağı varken Roma döneminde bu tapınakların olduğu yerlerde  kiliseleri görmekteyiz. 1453'te İstanbul'un fethiyle şehir yeni bir çehreye bürünür. Yine aynı yedi tepe üzerindeki kilise kalıntılarının üzerinde mücevher gibi yedi büyük cami yapılır. Neresidir bu İstanbul'un 7 tepesi? İstanbul' un 7 tepesi denilince Çamlıca Tepesinden saymaya başlanıyor. Çoğu insanın tam olarak bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını fark ettim (benim gibi). Aslında elli yıl öncesine kadar, İstanbul denilince günümüz Fatih ilçesi, yani surlarla çevrili alan akla gelirmiş. Bu yedi tepenin hepsi de Suriçi'nde bulunuyor. Napolyon'un ''Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti...

Ben Kimim?

      Merhaba! Ben Elif. İzmir'de Anestezi Teknikeriyim, aynı zamanda Halk Sağlığı Hemşireliği alanında yüksek lisans yapıyorum. İlgi duyduğum alanlarda kendimi geliştirmeyi ve bu yönde insanlarla iletişim halinde olmayı seviyorum. Sürekli aklının içinde bir planla yaşayan kendi halinde biriyim. Resim yapmak ve yan flüt üflemek bana iyi gelen hobilerim arasında. Küçük detaylara ve yaşanmışlıklara bayılıyorum. Örneğin, gittiğim ülkelerden topladığım kartpostallar masa başımda duruyor ve her masaya oturduğumda beni mutlu ediyor. Neden Blog Hesabı Açtım? Yeni deneyimlerimi yazıya dökerek çevremdeki insanlarla faydalı bilgiler paylaşmayı ve çektiğim fotoğraflar ile bilgilerimin düzenli bir şekilde arşivleşmesini seviyorum. Instagram’ın tüketim odaklı bir mecra olduğunu fark ettim ve daha kişisel, derinlemesine içerikler üretebileceğim bir platform oluşturma ihtiyacı duydum. Bu nedenle 2017’de açtığım blog hesabını aktif kullanmaya karar verdim. Blog Hesabımda Neler Paylaşacağ...

Bosna Hersek Gezi Rehberi

Vizesiz gidilebilecek en güzel ülkelerden biri... Soykırımın unutulmaması adına, restore edilmemiş üzerinde mermi izleri bulunan binalar, mezarlıklar, doğal, mimari güzellikleri, yemekleri ve farklı kültürüyle görmeye değer bir ülke. İlk yurtdışı seyahatiniz olacaksa güzel bir destinasyon.  Bosna Hersek Hakkında Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ ile komşu bir Balkan ülkesi. Başkenti Saraybosna. 19. yy sonlarına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmış. Gezi boyunca da Osmanlı'dan yapılarıyla bol bol karşılaşacaksınız (Özellikle Başçarşı'da).  1878'de Bosna fiilen A vusturya- Macaristan hakimiyetine  girdi. Bu farkı da Başçarşı'dan Ferhadiye Caddesine geçerken çok net göreceksiniz. Bu iki cadde tek bir çizgiyle ayrılıyor ve bir tarafta Osmanlı ruhuna hakimken diğer taraf tamamen Avusturya Macaristan izleri taşıyor. 1992'de bağımsızlık ilan eden Bosna-Hersek, yeni kurulan devleti kabul etmeyen Sırp toplumu nedeniyle üç yıl sürecek Bosna Savaşı'na sürüklendi. Savaş 1995...